Yazılar

BELİSARİUS KULESİ

BİZANS’ TAN BERİ BOĞAZ SULARINDA Kİ TEK YAPI KIZ KULESİ Mİ?

BELİSARİUS KULESİ

6 .y.y ile 19. y.y arasında, İstanbul Boğazında Kız kulesinden başka, insan yapımı bir başka kulenin daha olduğunu biliyor musunuz? Ya da hiç duydunuz mu? Varlığı, çeşitli seyyahların seyahatnamelerinde anlatılmış, birçok gravür ve askeri haritalarda çizilerek  ispat edilmiş ama günümüze ulaşamamış bu yapı, tarih boyunca Belisarius Kulesi olarak anılmış.

Peki kim bu Belisarius? Bizans’ın ünlü komutanı Belisarius 532 yılında, Hipodrom’ da başlayan Nika ayaklanmasını bastıran, doğudaki ve batıdaki seferleriyle imparatorluğun egemenliğini pekiştiren ve Gloria Romanorum Belisarius unvanıyla anılmış, Kalkhe kapısına altın yaldızlı bir heykeli dikilmiş ünlü komutan. Bütün bunlara rağmen, Jüstinyen’e yönelik bir suikast hazırlığı ortaya çıkarılmış, suikastçılar arasında onun ismi de belirlendiğinden, imparator onu tutuklatıp  bu kulede gözaltında tutmuştu. Muhtemelen kule, komutanın sevenleri tarafından kaçırılmasını engellemek için kıyıdan yaklaşık 25-30 metre açığa ve yine bu kuleyle ilgili anlatım ve çizimlerle 3-4 katlı olduğu tahmin edilen hapishaneye hapsedilmiş. Adı da Belisarius Kulesi olarak hep anılmış. Bu yapıdan ilk bahseden, Floransalı gezgin Christoforo Buondelmonti’nin eliyle çizdiği İstanbul haritasında, kuleyi, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirtir. İlk büyük Osmanlı yapılarından başka, Vlanga Limanı’nın batı ucunda, onlardan bağımsız bir deniz kulesi açıkça görülebiliyor. Kayalıklara oturtulmuş, dörtgen planlı ve üst sınırında dendanlı olan kulenin en eski görüntüsü bu.

Belisarius Kulesi

Christoforo Buondelmonti gravürü

Pîrî Reis’in Kitab-ı Bahriye’sine dayanılarak minyatür tekniğinde çizilen bir görüntüde, coğrafi konumu bakımından yaklaşık olması gereken yerde bir deniz kulesi belirgin şekilde yer alıyor. Sahil surlarından açıkta, yanına kırmızı mürekkeple “Kule-i Hamza” yazılı olduğu halde net çizgilerle verilen yapı, bir kayalık (ada) üzerinde, üst kesiminde konsollar üzerinde oturan genişletilmiş bir katla vurgulanıyor.

Belisarius Kulesi

Kitab_ı Bahriye/ Kule-i Hamza





Osmanlı sarayında, Nakkaş Osman’a bağlı atölyede yazılan Hünernâme adlı eseri resimlediği düşünülen Velican adlı nakkaş, 1579/80’de yazımına başlanan bu eserde, İstanbul’un fethinin anlatıldığı bölüme bağlı olarak şehrin bir haritasını sunmaktadır. Bu harita, yoğun yapılaşmanın dışında aradığımız şeyi bir kez daha gözler önüne serer.

Belisarius Kulesi

Hünername- Belisarius Kulesi

Guillaume-Joseph Grelot’nun 1680 yılında basılmış olan Konstantinopolis Gezisi adlı eserinde İstanbul topografyasını detaylı bir şekilde çizmiş ve kulenin varlığını da bu çizimlerde göstermiştir. Sultan IV. Mehmet dönemindeki bir ziyaretin bilgilerini içeren 306 sayfalık kitapta yer alan gravürlerini, geçen ay, Kadırga Kültür Merkezin de açılan gravür sergisinde, yakından inceleme fırsatım oldu. Fotoğrafını da çektim.

Belisarius Kulesi

Gravür- Belisarius Kulesi

1790 tarihli bir seyahatnâme de, İstanbul’un 1784 yılındaki görüntüleri, bir şehir planı ve bir gravür aracılığı ile verilirken, planda üzerinde bir yapı olduğu halde “fanal” ibaresiyle küçük bir ada belirtilmiştir. İstanbul topografyası üzerine araştırmalarıyla tanınan  İnciciyan’ ın, 1800’lü yıllarda yazdığı ve daha sonra yayımlanmış notların da  Belisarius Kulesi hakkında şunları söylemiştir: “Vaktiyle denizin içinde bulunup bazı müelliflerin İmparator Justinyanos’un kumandanı Belisarius’un zikrettikleri kule, bugün Yenikapı’nın dış tarafındaki ekmekçi fırınının arkasında bulunmaktadır. Burası vaktiyle geniş bir körfezdi, fakat Sultan III. Mustafa zamanında Laleli Camii’nin inşası sırasında çıkarılan toprak ve iri taşlar oraya dökülmüş ve meydana gelen arsa, iskân yeri olarak Hristiyanlara satılmıştır. Mezkûr kuleye hâlen Papaz Kulesi denir. Çünkü, sahil doldurulmadan evvel bazı Ermeni papazları Patrik David zamanında (1639-1643) bu kulenin yanında denizde boğulmuşlardı”

Zaman içinde kulenin, darphane, baruthane, hapishane olarak kullanılmış olduğu; yıllar içinde bakımsızlıktan, büyük depremlerle ağır hasar almış olduğu, tren yolunun yapılması için dolgu çalışmaları sırasında da tamamen ortadan kaldırılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Kule bu güne ulaşabilse, İstanbul için ikinci bir Kız Kulesi konumunda olacak ve iki kule karşılıklı olarak oldukça güzel bir siluet oluşturacaktı.

Not: Hocam Selçuk Mülayim’in bu konuyla ilgili daha detaylı yazısını, Belisarius Kulesi adı altında Dergipark dan indirip okuyabilirsiniz. Ayrıca kendisinin kuleyle ilgili tüm bilgileri ve gravürleri birleştirerek çizdiği kulenin görüntüsü de aşağıdadır.

Belisarius Kulesi

Selçuk Mülayim- Belisarius Kulesi

NURGÜL DURU