Yazılar

YEŞİL YURT

BİZ SENİN GÖZLERİNDEN GÖRDÜK ARSLANLARA MEYDAN OKUYAN O CEYLANI

 

Yoldayken tek düşündüğümüz şey gidilecek noktaya ne denli hızlı varabileceğimizdir bu şehirde Çünkü saatler bir işe, mekana, tanıdıklara, eve yetişmeye ayarlanmıştır. Biz bunca şeye yetişmeye çalışırken saatimiz, kendimize yetişmeye pek acele etmez… Tam bu sırada yolda rastladığımız bir anne İstanbul’da yaşayan birine çok şey anımsatır çocuklarının elini tutuşuyla: Sakinliği.

Bu bulunduğun mekan ile çok terstir fakat zaten annenin görevi de bu tersliklere yaptıklarıyla dikkatleri toplamak değil midir? Müthiş bir fedakârlık yaparken bunu bir yorgunluk olarak görmeme bize göre tersliğin ta kendisidir, fakat ona göre ? İşte hikâye burda başlar, olaylara, kişilere, neye nasıl bakarız; bir gün bir anneye ve çocuklarına nasıl baktım ve size nasıl anlatmaya çalıştım:

YEŞİL YURT
Bir maskenin altında kaküllerinden görebildiğimiz kadarıyla bakan gözler başka bir deyişle bugünün en güzel bakan gözleri… Öyle biz gibi sadece etrafa bakan gözlerden bahsetmiyorum,belki aylardır dışarı çıkmamış ve en büyük işi “gözlemlemeyi” hiç gerçekleştirmemiş gözlerden bahsediyorum. Dünyanın en güzel gözleri trende yol alırken denize kafasını dönüp bakan bu üç çekik gözlü Afgan çocuğun gözleridir ve ondan da daha güzel olan gözler varsa, etrafa bakarken gözlerinin yeşiliyle huzur ve sakinlik aşılayan bir annenin gözleridir ,çocuklarının ortasına geçmiş adeta bir yurttur bu anne yeşil bir yurt .
Bu en güzel gözler,minik elleriyle giderken el salladılar ve gözleriyle gülümseyen anne selamladı. Böylelikle bir hikayeye,duyguya tanık oldum. (Yeşilyurt durağından)

ESRA ÇOBAN

PEMBE BİSİKLET- MUTLULUK

2. BÖLÜM

Bir gün yine Mert ve Elif ile bisiklet yarışı yaparken, yolun kenarında, üstünde eskimekten rengi solmuş, hatta kokuşmuş görünüşüyle içimi ürperten küçük bir kız çocuğu gördüm. Ben
onu yeni fark etmiştim ama o yaz boyu hep bizi izlermiş meğer. Ürpersem de bize olan
bakışlarının nedenini öğrenmek için yanına gittim. Sorularıma cevap dahi vermedi, ne kadar
ısrar etsem de ağzından tek bir söz dahi çıkmadı. En son bisikletime olan bakışlarını fark
ettim ve “bisiklete binmek ister misin?” diye sordum. Bir anda o kasvetli yüzün yerini tatlı bir
tebessüm aldı. O gülünce ben de mutlu oldum ve tüm gün beraber oyunlar oynayıp bisiklet
sürdük. Ama o hâlâ hiç konuşmuyor adını dahi söylemiyordu. Ben de zamanla açılır
düşüncesiyle üstüne gitmeyi bıraktım.
Akşam olunca olanları anneme anlattım, bana “aferin kızım, insanlara böyle davranman
çok güzel…” dedi ve konuyu kapattı. Bir dahaki gün yine annemle babamı konuşurken
istemeden dinlemiş bulundum. Mahalleye yeni taşınan fakir bir aileden bahsediyorlardı. Onlara mutlaka yardım edilmeliydi ve bir an evvel harekete geçilmeliydi. Bu kişilerin kim olduğunu önce anlayamadım. Dışarı çıkınca ismini bile öğrenemediğim o arkadaşımın
ağlayarak babasından bisiklet istediğini gördüm. Bir ağacın arkasına gizlenerek onları
izledim, kız ağlıyor, babası da “tamam kızım” diyordu. Ama “tamam kızım” derken o da
ağlıyordu. Nedenini anlayamadım ve yine anneme gidip durumu etraflıca anlattım. O da
onların çok fakir olduğunu, muhtemelen babasının bisiklet alacak kadar parası olmadığı için
ağladığını söyledi. O sıra annemin yüzüne baktım ve annemin her daim gülen o güzel
gözlerinde bir acıma ve hüzün hissettim aynı hüzün bana da geçmişti. Hiç bir şey
söylemeden uzaklaştım oradan.




Günler boyunca hiç dışarı çıkmadım ve hep o isimsiz arkadaşımı düşündüm. Tuhaf bir
kızdı ama onu çok sevmiştim, onun mutlu olması için bir şey yapmak istiyordum. Elimden ne
gelirdi bilmiyordum. Çok düşündüm ve sonunda buldum. Elime hemen bir bez alıp bisikletimi
tepeden tırnağa temizledim ve ilk günkü gibi süsleyip bir de kırmızı bir kurdele taktım. Sonra
da o fakir ailenin kapısına bıraktım. İçimde hem kocaman bir hüzün hem de içime sığmayan
koca bir mutluluk vardı. Aynı anda böylesine zıt iki duyguyu nasıl barındırıyordum içimde
bilmiyordum ama tam bisikleti bırakmış çıkacakken arkadaşım açtı kapıyı. Bir bana, bir
bisiklete baktı şaşkın gözlerle. Tek kelime etmeden durumu anlayıp boynuma atladı. Onun
gözlerindeki o sevinci görünce, içimdeki o hüzün de mutluluğa dönüştü. Ve sonunda artık
hissettiğim tek şey mutluluk oldu.

REYHAN SULAMIŞ