TASARIMCININ GALAKSİ REHBERİ

5
(13)

 

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde ,develer pire iken cüceler tellal iken ,ben nenemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken  gün geldi büyüdüm …arayışlar içerisindeydim ta ki okuduğum bölümü bulana kadar. Var oluşun belkide en büyük belirtisi aramak, insan aradığı şeyi er geç buluyor…

Canım bölümüm Kuyumculuk ve Takı Tasarım’ı anlatıcam sizlere. Beni kendime getiren ve ne için ? neden ? nerde olmak istiyorum ? ne yapmak istiyorum ? gibi soruların cevaplarını birer birer bana veren muazzam bir  sanat olan kuyumculuğu, tasarımın ne olduğunu aktaracağım. Kuyumculuk , yüz yıllardır gelen ve hiçbir zaman değerini yitirmeyecek olan bir meslek, iş alanıdır. İş demeyi hiç sevmiyorum .Çünkü benim için bu bir iş değil. Sizlere, sizin de bildiğiniz hatta bir çok kişiden duyduğunuz ve duyduğunuz içinde, bu kelimelere belki de sağır olduğunuz bir cümleyi yazayım belki okumak duymaktan etkili gelir. ”İnsan sevdiği şeyleri iş olarak görmez.”




Nazım ın Piraye ye yazmış olduğu bir mektupta şöyle diyor; ”Senin bana nasip olman , şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir.” Ben sevdiği işleri yapan insanlara Nazım ‘ın Piraye ye yazdığı cümle gibi bakıyorum.Bu yüzyılda sevdiği iş’i yapanlar nazarımca şahsi hayatlarının en büyük talihlileri ve ben de bu talihlilerden biri olarak sanatımı ,zanaatımı ,mesleğimi halen devam eden eğitimimi ve bu eğitim esnasında yaşadığım tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım…

Üretmek insanı çok yenileyen, tazeleyen bir eylem. Biz insanların kimyasında da var olan bir gerçek. Takı tasarımla başlangıcım aslında kırgınlıkla başlamıştı bu işe başlayan kişilerin aslında ilk yaşadığı olaylardan biridir bu. Tasarımcı olmak ama hemen olma isteyi çok ağır basar . Mücevherlerin ihtişamıyla kaybolmak istersiniz. Ama hayat size bir çok konu da sabrı, sabretmeyi öğretmek adına çalışan bir mekanizma olduğunu burda da gösterir ,her işte olduğu gibi. Ve bu mekanizmaya direnç gösterirsiniz, ama bu mekanizmanın işleyişini değiştiremeyeceğinizi kabullenip ona göre hareket edersiniz. İşte tam olarak bu mesleğe ilk adımımı attığımda o ihtişama kapılanlardan biri de bendim . Bu mesleğe ilk başlangıcım bir takı tasarımcısı vasıtasıyla tanışmamla gerçekleşti. Çizim yeteneğimin olmadığı aşikardı ama çalışmak diye bu dünyanın  bir gerçeği vardı. Kendisi de çalışmayı eğitim almamı denememi söyledi . Ama bu eğitim bir üniversite eğitimi değildi, kastettiği sanat akademilerinin vermiş olduğu bir eğitimden bahsediyordu. Sektör de bir çok sanat akademisi var kuyumculuk alanında çizim, atölye, mum modelaj, perakende, vitrin kuyumculuğu çok geniş bir alana hizmet eden bir sektör derya deniz …




Bundan tam 6 yıl önce başladı bu aşk hikayesi…

Sanat akademilerinin fazla pahalı olması üzerine bir arayış içerisine girdim ve İSMEK takı çizim üretim kursuna kaydoldum. İlk ön eğitimi orda aldım diyebilirim.  Kıl testere kullanmayı, desen çıkarmayı ,freze kullanmayı, tesfiye yapmayı, en önemlisi doğru eğe kullanmayı! Bana üniversiteye başlamadan önce çok büyük bir yardımı oldu bu eğitimin çünkü üniversite demek aslında bizim dünyamızda türkiye şartlarında artık o mesleği yapıcaksın gibi bir algı oluşturmakta ve üniversiteye gitmeden önce kişinin ,öğrencinin kendini keşfe çıkması çok kıymetli bu anlamda . Ne istediğini bilmek ya da ne istemediğini bilmek . Bu bilmek kavramını küçük nüanslarla hayatına katma eylemi de diyebiliriz bu arayış serüvenine.

Şüheda Taşkıran

Bu gönderiyi beğendiniz mi?

Derecelendirmek için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama puan 5 / 5. Oy sayısı: 13

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir