Meslek Bölüm Tanıtımları

OTOMOTİV TEKNOLOJİSİ

 

OTOMOTİV TEKNOLOJİSİ PROGRAMI

Ben Cihan, Kocaeli Üniversitesinde Otomotiv Teknolojisi Programında öğrenimime devam ediyorum.
Bu yazıda ise size kendi bölümümden bahsedeceğim.
Otomotiv sektörü hem evrensel anlamda hem de yerel anlamda hepimiz için büyük bir önem arz ediyor. İhracat ise tüm ülkelerin ekonomilerini geliştirmek için kullandığı temel yöntem. İhracatta amaç nedir? Basite indirgenmiş haliyle üretimin lokal yerlerde gerçekleştirilip, ürünün dış pazara satılması olayıdır. Bu iktisadi olay ülkelerin katma değeri yüksek ürünler üretmesi için Araştırma-Geliştirme imkanı vermesinin yanı sıra ülkelere döviz girişi sağladığından dolayı oldukça önem arz eder. Ülkemizin ise başlıca ihracat kalemi otomotiv, otomotiv yedek parçası, lastik üretimi gibi kalemlerdir. Türkiye İhracatçılar Meclisinin yayınladığı rapora göre geçtiğimiz senenin Ocak ayında 2.4 milyar dolar ile otomotiv sektörü ihracat lideri olmaya devam ediyor.
9 farklı ilde yaklaşık 13 farklı otomotiv şirketinin fabrikası bulunuyor ve bu fabrikalara olan yatırım, önem ve değer hızlıca artıyor. İhracat zaten bu fabrikalarının ana hedefi. Ancak bu hedef gerçekleştirilirken aynı zamanda binlerce kişiye istihdam alanı yaratılmış oluyor.
Yalnız otomotiv sektöründe değil, her imalat alanında olduğu gibi teknikerler ise üretimin bel kemiğini oluşturuyor. Teknikerler alanları ile ilgili aldıkları “doğru eğitim” ile birlikte imalat alanlarında büyük farklar açıyorlar. Almanya buna bir örnek. Almanya’da mühendis sayısına paralel olarak artan tekniker sayısı koca bir fabrika olan Almanya’nın üretim kültürünün, kalifiye elemanlara verdiği önemin bir parçası, bir göstergesi haline gelmiş durumda. Üstelik teknikerlik eğitimi, mühendislik eğitimi ile aynı eğitim süresine sahip ve oldukça önem arz eden konulardan oluşuyor.



Okulumuz ve imkanları ve KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ GÖLCÜK MYO.
Kocaeli fabrikalar şehridir. Özellikle otomotiv alanında Ford Otosan, Hyundai ASSAN ve Pirelli gibi markaların imalat tesislerini bulundurarak yerel istihdam alanında önemli bir katkı yapmaktadır. Okulumuzun tam ismi Kocaeli Üniversitesi Gölcük MYO olarak geçiyor.
Bizim bölümümüzün eğitim süresi 4 dönem ve iki seneden oluşuyor. Bu süreçte bir otomotiv teknikerinin baştan aşağıya eğitilmesi gerekiyor. Bu amaç beraberinde bazı ihtiyaçları doğuruyor ve en önemli soru okulumuz bu ihtiyaçları karşılıyor mu?
Okulumuzda hem elektronik anlamda, hem teknik anlamda pratikler yapabileceğimiz laboratuvarlar bulunuyor. Bunlara atölye adını veriyoruz. Atölyelerde sürekli pratik yapılıyor. Atölyelerin bir takım araç gereçleri de çevredeki büyük imalathanelerin hibeleriyle elde ediliyor. Böylelikle araç gereçlerimiz her zaman güncelliğini koruyor. İlk sene başarılı sıralamasının belli bir puan üzerinde olan öğrenciler okulumuzun Ford Otosan ile anlaşmalı olan Meslekte Eğitim Programına katılmaya hak kazanıyor. Bu süreçte 2 dönem boyunca haftanın üç günü fabrikaya, iki günü ise okula giderek çalışma hayatına adapte oluyorlar. Meslekte Eğitim Programının amacı başarılı öğrencileri okul sonrası iş hayatına hazırlamak. MEP programını bitiren öğrencilere de tabii ki belgeleri takdim ediliyor.
Türkiye’de otomotiv teknikerleri neler yapabilirler? Türkiye’de iyi eğitim almış bir tekniker öncelikli olarak fabrikalarda üretim bantlarında yedek parça servislerinde, araç yetkili bakım servislerinde hizmet verebilirler, belli bir süre sonra ise sahip oldukları “İş Yeri Açma” ve “Ustalık Belgesi” ile birlikte kendi atölyelerini açma imkanını yakalayabilirler.

Her sektörde ve her meslek kolunda olduğu gibi bizim bölümümüzde de ana tema azim.
Azimli olan, çalışan, işinin peşini zorluklara rağmen bırakmayan kazanıyor, çalışıyor ve en önemlisi gelişiyor.

CİHAN DEMİR

TASARIMCININ GALAKSİ REHBERİ 3

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ’ NDE EĞİTİM

 

Trakya üniversitesinin eğitim sistemi bu bölüm ile ilgili gayet güzel diyebilirim bir ön lisans programı olarak gayet yeterli ekipmanlara sahip atölye olarak. Bir çok kuyumculukta kullanılan ekipmana sahip ve kullanılmakta öğrenciler tarafından.1.sınıfta takı üretim teknikleri I dersini veren hocamız atölyede kullanılan malzemeleri tanıtmak ile başlıyor ilk derse. İlk aşamada pirinç dediğimiz bir maden türünde kıl testere kesimleri yapıyoruz bu kesim süreci nerden bakılırsa bakılsın en az 4 hafta süren bir aşama çünkü hiç basit bir şey değil kıl testere hakimiyeti. Akabinde kayıp mum tekniği ,temel sanat eğitimi, teknik resim bilgi iletişim teknolojisi ,takı tasarım I, ve her üniversitede verilen ortak olan dersler işlenmekte.

Aslında bu birinci sınıf  güz derslerinin hepsi bölüme alışma ,ısınma turları diyebileceğimiz nitelikte dersler. Ama yine de şöyle diyebilirim benimde eğitimde en önem verdiğim şey bir şeyler çıkarmak tasarımı yapmak aslında okul da hocalarımın bana kazandırdığı çok güzel bir alışkanlık oldu öğretmenlik yaptığım dönemde de  benim prensibim oldu bu alışkanlık. 1.sınıfta genel olarak verilen ve kazandırılmaya çalışılan yeti araştırma eskiz ve tasarım hakkında bilgi toplamak ve doğadan ilham alarak ya da akımlardan yararlanarak fikir üretip o fikir bağlamında tasarım çıkarmak ve teknik bilgileri öğretip, geliştirmek.

 




Ben bölüme ilk başladığımda hadi hemen takı yapalım düşüncesindeydim ama işleyiş o şekilde değil. Aklınızda düşündüğünüz ama reele geldiğiniz de tıkandığınız çok şey olabiliyor tasarım yaparken. Evde ki hesap çarşıya uymaya bilir bir çok kez o yüzden bizler bu işin okuyanları olarak aslında mühendisliğini de öğreniyoruz. Ölçüyoruz  biçiyoruz ayarlıyoruz olası bozuk olabilecek şeylere karşı bazı durumlarda acil senaryoları üretip bir kenarda tuttuğumuz bile olabiliyor. Güz dönemini bitirdiğimizde genel olarak kabaca aslında bir şeyler öğrenip elimiz de bir tasarım oluyor benim ilk çalışmam bakır  madenin den ve okulumuzun bahçesinden topladığımız çakıl taşından oluşan teknik çalıştığımız bir broş.

ŞÜHEDANUR TAŞKIRAN

şühadanur taşkıran

 

 

 

TASARIMCININ GALAKSİ REHBERİ 2

2. BÖLÜM

 

Genelde  hemen hemen her meslek grubunda vardır bu, işin alaylısı ve işin mekteplisi! Bu sefer alaylısından işin mekteplisine çevirdi hayat beni çünkü hiçbir eğitim ve eğitmen beni tatmin etmemeye başlamıştı. Daha fazla öğrenme, daha fazla bilgi ,okulda ne öğretiyorlar nasıl dersler işleniyor diye bir merak uyanıyor insanda. Bu meslekte bu bölümde okuyan insanların hocaların öğretme şekilleri ne? Öğrettikleri benim fazlaca merakıma girdi hayat beni bu bölümün üniversitesini okumamı da sağladı…Araya yıllar girse de o noktaya gelene kadar “görünenin ötesinde görünmeyeni görerek” bu bölüme girmeden, gittiğim, devam ettiğim, sorguladığım şeylerin hepsinin ekmeklerini yedim, hiçbiri zayi olmadı.




Üniversite sınavına girerek tercih yaptım ve Trakya Üniversitesi Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümünü kazanarak programa girmeye hak kazandım.eğitim aldığım müddetçe bildiğim şeyler olduğu kadar bilmediğim bir çok şey vardı. Ama benim bu bölüme büyük bir tutkum olduğu için en iyi bildiğim şeyi bile bilmiyormuş gibi dinleyip,sorgulayıp sorular sorardım hocalarıma.

Çünkü ben şuna inanıyorum belli başlı şeyler de; bir kitap okuduğumuz da bile ilk hissettiğimiz duygu başka ikinciye okuduğumuzda farkettiğimiz ve hissettiğimiz şeyler çok başka diye düşünüyorum.

TASARIM:ŞÜHEDANUR TAŞKIRAN

Bu bölümü seven merak eden veya okumak isteyen arkadaşlarım var ise çok meraklı olup bu meraklarını gidermek için ellerinden geleni değil, ellerinden gelmeyeni de yapmalarını gerektiğini söylemeliyim. Üniversitenin veya başka okul ortamlarında da bu böyledir, ilk günü herkes kankadır bu değişmez bir kuraldır. İş ertesi günler…bunu yaşadığınızı ve gülümsediğinizi düşünüyorum şuanda. Tavsiyem arkadaş ortamına takılmayın demiyorum ama tasarım, kuyumculuk hep ilk sırada olmak ister ve ilgi ister ve o ilgiyi alamadığında da yavaş yavaş kaybolur gider. Maden çok başka arkadaşlar! Maden sevgisi herkes kantinde cafe de otururken, zevkiniz için öğlen ders bittikten sonra atölyede akşamlamak, çalışmak olmalı müziğinizi açıp kendinizi kaybedip tüm dertlerinizi gündelik sıkıntılarınızı unuttuğunuz bir yer olmalı atölye…

 

ŞÜHEDANUR TAŞKIRAN

TASARIMCININ GALAKSİ REHBERİ

 

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde ,develer pire iken cüceler tellal iken ,ben nenemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken  gün geldi büyüdüm …arayışlar içerisindeydim ta ki okuduğum bölümü bulana kadar. Var oluşun belkide en büyük belirtisi aramak, insan aradığı şeyi er geç buluyor…

Canım bölümüm Kuyumculuk ve Takı Tasarım’ı anlatıcam sizlere. Beni kendime getiren ve ne için ? neden ? nerde olmak istiyorum ? ne yapmak istiyorum ? gibi soruların cevaplarını birer birer bana veren muazzam bir  sanat olan kuyumculuğu, tasarımın ne olduğunu aktaracağım. Kuyumculuk , yüz yıllardır gelen ve hiçbir zaman değerini yitirmeyecek olan bir meslek, iş alanıdır. İş demeyi hiç sevmiyorum .Çünkü benim için bu bir iş değil. Sizlere, sizin de bildiğiniz hatta bir çok kişiden duyduğunuz ve duyduğunuz içinde, bu kelimelere belki de sağır olduğunuz bir cümleyi yazayım belki okumak duymaktan etkili gelir. ”İnsan sevdiği şeyleri iş olarak görmez.”




Nazım ın Piraye ye yazmış olduğu bir mektupta şöyle diyor; ”Senin bana nasip olman , şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir.” Ben sevdiği işleri yapan insanlara Nazım ‘ın Piraye ye yazdığı cümle gibi bakıyorum.Bu yüzyılda sevdiği iş’i yapanlar nazarımca şahsi hayatlarının en büyük talihlileri ve ben de bu talihlilerden biri olarak sanatımı ,zanaatımı ,mesleğimi halen devam eden eğitimimi ve bu eğitim esnasında yaşadığım tecrübelerimi sizlerle paylaşacağım…

Üretmek insanı çok yenileyen, tazeleyen bir eylem. Biz insanların kimyasında da var olan bir gerçek. Takı tasarımla başlangıcım aslında kırgınlıkla başlamıştı bu işe başlayan kişilerin aslında ilk yaşadığı olaylardan biridir bu. Tasarımcı olmak ama hemen olma isteyi çok ağır basar . Mücevherlerin ihtişamıyla kaybolmak istersiniz. Ama hayat size bir çok konu da sabrı, sabretmeyi öğretmek adına çalışan bir mekanizma olduğunu burda da gösterir ,her işte olduğu gibi. Ve bu mekanizmaya direnç gösterirsiniz, ama bu mekanizmanın işleyişini değiştiremeyeceğinizi kabullenip ona göre hareket edersiniz. İşte tam olarak bu mesleğe ilk adımımı attığımda o ihtişama kapılanlardan biri de bendim . Bu mesleğe ilk başlangıcım bir takı tasarımcısı vasıtasıyla tanışmamla gerçekleşti. Çizim yeteneğimin olmadığı aşikardı ama çalışmak diye bu dünyanın  bir gerçeği vardı. Kendisi de çalışmayı eğitim almamı denememi söyledi . Ama bu eğitim bir üniversite eğitimi değildi, kastettiği sanat akademilerinin vermiş olduğu bir eğitimden bahsediyordu. Sektör de bir çok sanat akademisi var kuyumculuk alanında çizim, atölye, mum modelaj, perakende, vitrin kuyumculuğu çok geniş bir alana hizmet eden bir sektör derya deniz …




Bundan tam 6 yıl önce başladı bu aşk hikayesi…

Sanat akademilerinin fazla pahalı olması üzerine bir arayış içerisine girdim ve İSMEK takı çizim üretim kursuna kaydoldum. İlk ön eğitimi orda aldım diyebilirim.  Kıl testere kullanmayı, desen çıkarmayı ,freze kullanmayı, tesfiye yapmayı, en önemlisi doğru eğe kullanmayı! Bana üniversiteye başlamadan önce çok büyük bir yardımı oldu bu eğitimin çünkü üniversite demek aslında bizim dünyamızda türkiye şartlarında artık o mesleği yapıcaksın gibi bir algı oluşturmakta ve üniversiteye gitmeden önce kişinin ,öğrencinin kendini keşfe çıkması çok kıymetli bu anlamda . Ne istediğini bilmek ya da ne istemediğini bilmek . Bu bilmek kavramını küçük nüanslarla hayatına katma eylemi de diyebiliriz bu arayış serüvenine.

Şüheda Taşkıran