Yazılar

SESSİZLİK DEPREMİ

Bir masal kitabında karşılaştım hayatın gerçeğiyle;
“Birine verilebilecek en büyük ceza ona yokmuş gibi davranmaktır”.
Diyordu.

Siz hiç sizi yok sayan birini kendinizde var ettiniz mi?
Ya da sizi yok sayarak cezalandıran birini körü körüne severek ödüllendirdiniz mi?

Yıllar önce çok büyük hatalar yapmıştı, kabul ediyor ve yürekten yaşıyordu pişmanlığını.
Ama aklı;
“Yetti artık çektiğim ceza, artık affa müstahak olmam gerekmez mi”?
diye muhalefet ediyordu yüreğine.
Neden bu ceza?
Neden bu sessiz öfke? Diye diye bastırıyordu yüreğinin sesini.

Ama anladığı bir şey vardı artık.
“Ben kötü biri değilim.”
deyip duruyordu mütemadiyen. Evet yanlış yaptım, hata yaptım, çok üzdüm onu ama ben bunların hiçbirini bilinçli olarak yapmadım, olanların bu denli canını yakacağını, ona zarar vereceğini hesap edemedim. Yaşadıklarım öylesine ağır ve yıkıcıydı ki; yaptıklarımın sonucunu düşünmek bir yana, yaptıklarıma dahi bir anlam bulamıyordum.
“Ama pişmanım, vallahi çok pişmanım.” deyip kendi kendini haklı çıkarmaya, vicdanını temizlemeye çalışıyordu.
Tam da bu yüzden
“kötü değilim” işte dedi ve ekledi.
Ama O..
O gerçek bir kötü.
Çünkü biliyor ve farkında.
Hiç bir şey yapmamakla çok şey yaptığının farkında, suskunluğunun sonucunu da sessizlik depreminin ardından yaşanan enkazın da farkında.
Tam da bu yüzden kötü işte hem de çok.

Yaşadığı bu gelgitler zihninde ve kalbinde derin yaralar açmış düşünmekten ve vicdan azabı çekmekten yaşayan bir ölüye dönmüştü adeta.
Ama bir yandan da öyle manasız ve çıkarsız sevmişti ki onu, yıllardır yüreğine öylesine işlemişti ki bu duygular, herşeye rağmen “sessizliğe ve sevgisizliğe” rağmen onun güzel bir adam olduğuna her zerresiyle inanmıştı ve onu tüm kötü meziyetlerden azad etmişti kalbi.
Bu sebepten ona kötü demeye bile dili varmıyordu ve “acı bir terennüm” gibi tekrarlıyordu;
Benim için.. ben üzülmeyeyim diye.. kalbim kırılmasın diye..
O iyi..
Ben kötüyüm..

REYHAN SULAMIŞ