PARÇALANMAK/TOPARLANMAK/DAĞILMAK

5
(8)

TOPARLANMAK- NOT KAĞITLARI

İlk kağıt parçasını eline alıp okumaya başladı. Sanki ilk defa görüyormuş gibi, bunları yazan başkasıymış gibi yüzün de hayret ifadeleri belirmiş şekilde okuyordu. sonra sesli okumaya başladı.

” Bu şehirdir kimini içine alıp sindiren, kimini safra edip yol veren, kimini de değirmen taşı misali yer ile gök arasında öğüten. Bu şehirdir, yazdığın hikaye de rol kesmek yerine sana yeniden hikaye yazdıran. Ah! bu şehir, sevdiğin sevmediğin, tanıdığın tanımadığın yüzlerce insanı tesadüfen karşına çıkartırken, üç yüz altmış beş güne inat çarpı on yıllara, bir kere bile seninle tesadüf ettirmeyen. Bu sebepten, doğduğum şehre düşmanım on yıllardır. Bastığım yerlerde ayak izim değil, kin izimdir ardımda kalan.” Vay be! düşmanmışım şehre. Ne oldu da yazdım acaba bunu? Sonra gülümsedi, hayret dolu ifadeyle, ikinci kağıt parçasına geçti.





” Başımı kaldırmadan yürüyesim var; kaldırsam da görecek sen mi varsın karşımda? Gözlük numaram değişti, ilerledi, ama değiştirmeye bile lüzum görmedim; netleşmedi o yüzden şehir gözümde. Netleşse ne olacak, seni karşıma çıkarmayan şehirde neydi ki görülüp yüzümü güldürecek olan? Düşmanım yeni güne. Her yeni günle düşmanımın kollarına atılmaktan onursuz yaşama alışmış bir kürek mahkumu gibi çekiyorum hayatı. Çektikçe hayata bağlayan damarlarım incelirken, nefretimi besleyenler kas yapıyor gün be gün. Ama sıyrılıp ta gidemiyorum nefretimin tümcesinden. Bir bakıma onu vazgeçilmez kılan, senin onda oluşun. Gitsem ardımda şehir değildir kalan. Kalan ve yalan öznede sen, sen şehirde, şehir benim içimde. yani gitsem gidemem, gittiğim yine sen olursun başka şehirde. Velhasıl şehirde kalıyorum, yanında kaldığımı sanarak. Senden gittiğim gün, şehirden gidişimdir, paslanmış zırhımdan sarkan kılıcım sürterken toprağa.                                                                                                          ” Şehirden gidemem. Değerlidir yine de her şey gözümde. Senin zerren kadar değerlidir. Soluduğumuz hava aynı mıdır bu şehirde? Belki de içime çektiğim oksijen senin ciğerlerin de dolaşıp karbondioksit olarak gökyüzüne salınmıştır. Senin ciğerine değmiştir o hava, düşünsene, sözlerim bile değmemişken ciğerine. İşte bu ihtimaldir asık suratlı, ağır, metalimsi şehir havasını benim için yayla şenliğine dönüştüren”.

ZEYNEB TONBUŞ

Bu gönderiyi beğendiniz mi?

Derecelendirmek için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama puan 5 / 5. Oy sayısı: 8

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir